Şanlıder Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erdoğan, son günlerde yaşanan çatışmalı ortamın sona erdirilmesi için bir an önce sağduyunun hakim olması gerektiğini belirterek, kentin bir huzur adası, insanların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam olması için şehirdeki karar alma mekanizmalarının STKlar ile işbirliği yapması gerektiğini söyledi.

 

Şanlıder Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Erdoğan, son günlerde yaşanan çatışmalı ortamın sona erdirilmesi için bir an önce sağduyunun hakim olması gerektiğini belirterek, kentin bir huzur adası, insanların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam olması için şehirdeki karar alma mekanizmalarının STKlar ile işbirliği yapması gerektiğini söyledi.

 

Erdoğan şunları söyledi:

 

"Yıllardır Irakta,  Suriye'de devam eden, hiçbir inanç ve düşünce sisteminin kabul etmeyeceği medeni denilen dünyanın seyrettiği, sessiz kaldığı, yer yer teşvik ettiği bu insanlık dramı Kobani'de gözümüzün önünden cereyan etmektedir. En ufak bir vicdan kırıntısı taşıyan insanın bu kulaklarımızı sağır eden feryatlara, kan ve gözyaşlarına bigâne kalması mümkün değildir.  Bu gün Kobani'de sadece Kürtler değil 21. yüzyılda insanlık katlediliyor. Şengal'de Kobani'de satılan sadece Kürtlerin namusu değildir. En azından insan hakları evrensel bildirgesine imza koyan sözde medeni ülkelerinde namusudur. Bu gün gelinen noktada hak ve özgürlükleri teminat altına aldığını sandığımız bildirgeler, kendini belli ülkelerin menfaatlerini korumaya adamış BM gibi kurumlar iflas etmiş, en azından mazlum milletler için işlevselliğini yitirmiştir.

 

Yanı başımızda cereyan eden bu vahşet karşısında galeyana gelmemek mümkün değildir. Yanlış politikaların yanlışlığını haykırmak, ifade özgürlüğü kapsamında mütalaa edilmesi, en azından anlamaya çalışılması gerektiği kanaatindeyiz.  AİHM’nin içtihadında belirttiği üzere toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının çoğulcu bir demokrasinin kurulmasında, muhafaza edilmesinde ve farklı siyasi, kültürel, dini, sanatsal vs. fikirlerin yeşerebilmesi ve bir arada yaşayabilmeleri bakımından önemlidir. ifade özgürlüğü kapsamında, kendini ifade etme, eleştirme, bazı toplumsal talep yada konulara dikkat çekme amaçlı gösterilerin, aynı ifade özgürlüğü gibi, demokratik sistemin etkili çalışmasında da çok önemli bir yere sahiptir.

 

Bu bakış açısının ötesine geçilerek; belli maksatların gerçekleştirilmesi için bu coğrafyanın da kaos ortamına çekilmesi yada sabit fikir ve ideolojilere aşırı şekilde bağlılık sonucu ortaya çıkan fanatizmin, can ve mal güvenliğini ortadan kaldıran, insanlarımızı toplumsal bir çatışma sarmalına sürükleyen manzaralar kabul edilemez. Mazlumun ve mağdurun yanında olma boyutu aşılarak, güç ve baskı uygulayarak, korku ve dehşet saçmak, şiddet tırmandırılıp okulların, işyerlerinin, kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşu, ve siyasi parti binalarının tahrip edilmesi 40'a yakın insanımızın hayatına, 200 civarında insanımızın yaralanmasına neden olması kabul edilmesi hoş görülmesi mümkün değildir. Haklı bir nedenle, makul bir talepte bulunurken haksız bir duruma düşmemek gerekir. Şiddete karşı sesimizi yükseltirken, devlet politikasını belirleyenlerin vahşete karşı durmasını öğütlerken, kategorik olarak aynı argümanları kullanmak kabul edilemez, hoş görülemez.

 

Tarihin hiçbir döneminde şiddet ile çözülebilmiş bir sorun yoktur. Şiddet her zaman sorunları kronikleştiren, kin ve nefret söylemini derinleştiren bir araç olarak kullanılmıştır.

Son bir haftada yaşadığımız olaylar, birazda yanan bir coğrafyada barışa olan yakınlığımızın faturasıdır.  Taraflar elini uzatsalar tutabilecekleri bu barış güvercinini kişisel kaprislerine ideolojik saplantılarında feda etmemelidirler. Politika belirleme mevkiinde olan insanlar, bir demeciyle kalabalıkları sokaklara dökebilen insanların, söylemleri tarihe not düşebilecek düzeyde olan insanların bu barış ortamının davamı ve muhafazası noktasında tarihi sorumluluklarının bilincinde olmaları gerektiği kanaatindeyiz.

 

Ülkemizin birçok ilinde olduğu gibi Gaziantep'te de bu tur sokak eylemlerine can ve mal kayıplarına üzülerek şahit olmaktayız. Bu durumun toplumsal bir çatışmaya yol açmadan sağduyunun hakim olmasını temenni ediyoruz. Yıllarca birlikte kardeşçe, etnik köken, din, dil ve mezhep farkı aklımıza getirmeden yaşadığımız bu huzur tablosunun devamını temenni ediyoruz. Antebimizin bir huzur adası, insanların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam olması için şehirdeki karar alma mekanizmalarının STK'lar ile işbirliği yapması gerektiği kanaatindeyiz.  ŞANLIDER olarak biz bu konuda sorumluluk almaya hazırız."

 

Okunma Sayısı: 986

Yorum Ekle

DİĞER HABERLER