• slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular



Derneğimizin Olağan Genel Kurulu 27.11.2016 tarihinde saat 18:00'de Palmiye Otel'de yapılacaktır. (11.11.2016)


Şanlıurfa Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 0   0
EURO 0   0
       
Özlü Sözler
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. (Montaigne)
Urfa'da Esnaf Geleneği

Urfa uygarlıkların buluşma noktasıdır. Birçok uygarlığın etkileri bugün bile Urfa’da yaşamaktadır. Siyasî, iktisadî ve kültürel olarak Urfa’ya mührünü vuran uygarlıkların genlerini ortaya koymak pek de kolay bir iş olmasa gerek. Çünkü Urfa etkilendiği uygarlıklara kendi damgasını vurabilmiş bir şehirdir. Coğrafi konumun en yoğun etkisi sanatsal çalışmalarda görülmektedir. Bugün hala dimdik ayakta duran ahilik kültürü Urfa’da köklü bir esnaf geleneğinin var olduğunun kanıtıdır. Bu gelenek bir çok kültürün uzantısıdır. Esnaf geleneği İslam fethiyle birlikte şehrin İslamlaşmasına katkı sağladığı gibi bir çalışma etiğini de beraberinde getirmiştir. Bu kavram tarih boyunca Urfa kültürünün eşsiz ürünlerinden biri olmuştur. Sanatkâr ve zanaatkârlar olarak ifade edilen grup Urfa’da farklı meslek mensuplarının bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu grubun içinde başta taş işçileri, heykeltıraşlar, ressamlar, hattatlar, kuyumcular, bakırcılar, neccarlar gelir. Biz bu meslek mensuplarıyla ilgili olarak kaynaklarda bir takım ipuçlarını bulmaktayız.

Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan buluntular Urfalı sanatçıların ne denli hünerli olduklarını ispatlamaktadır. En son çıkan Amazon kadınlarının av sahnesini tasvir eden mozaikler bu iddiayı ispatlatmak için yeterlidir. Sanatkarlar sadece usta çırak ilişkisiyle yetişmemişler aynı zamanda okul eğitiminden de geçmişlerdir. Urfa’daki mozaik okulu bunun en açık örneğidir. Aynı şekilde Urfa evlerindeki ve bazı dini yapı kalıntılarındaki süslemeler ince bir sanat ürünü olarak kayda geçmiştir. Ustalar toplumun önemli bir üyesi olarak kabul görmüştür. İlk ve ortaçağlarda Urfalı ustaların değeri yöneticiye yakın olma ve saraya yakın bir yerde ikamet etmekle anlaşılmaktadır.

Sanatkârlar ve dükkan sahipleri Guilds denilen esnaf teşkilatlarına sahipti. Bugün Urfa’da var olan ahi kültürünün temeli muhtemelen 2,3 yüzyıllara dayana esnaf teşkilatının İslamlaştırılmasıdır. Müslümanların Urfa’yı fethetmeleri ve ardından Türk İslam hakimiyeti Urfa’da bu kültürü doruk noktasına taşımıştır. Fakat esnaf kültürü zaman zaman sekteye de uğramıştır. Urfalı sanatkârların sıkıntılı oldukları dönemlerin başında İmparator Justinian dönemi gelmektedir. Bu dönemde devletin Monofizitizmle mücadelesinde sanatkâr ve zanaatkârlar büyük darbe yemişlerdir. 

İslam fetihlerle Urfa’nın esnaf geleneği başka bir çehreye bürünmüştür. Züht ve Tasavvufi unsurların yanında Fütüvve ve Ahî kültürünün Urfa ve çevresinin İslamlaşmasında önemli bir katkısı olmuştur. Urfa ve Ahi kültürüyle ilgili bazı ilginç saptamalarda mevcuttur. Ahî teşkilatının Urfayla bağlantısını değerlendiren Vladmir  Gordlevskij, Ahîliğin, batı şövalyeliğine, şarktan gelmiş fütüvve merasim ve adetlerinin, eski Sami milletlerin bakiyeleri olarak değerlendirir. Bunların yanı sıra tarihî süreç içinde Nasır Lidinillah’ın tahta geçişinden önce Edessa (Urfa)’da, Suriye sahillerinde ve Kudüs krallığı’nda yayıldığını belirtenler, bunun yayıcılarının, faal fütüvveci olan İsma’ilîler olduğunu belirtilmektedir Ahîlik geleneğine ait ritüeller kadehten içme, şalvar giyme, arkaya vurma, saç kesme gibi hususlar eski Sami kavimlerin adetlerinden gelen ve Hıristiyanlığa da sokulan akisler olarak görülür. Bu adet ve merasim, Suriye’de yerleşmiş; buradan da Irak’a, Bağdat’a Araplardan da Selçuklulara ve onlarla Anadolu’ya geçmiştir. Haçlılar ise, bu adetleri doğrudan doğruya Suriye’den alıp batıya, Avrupa’ya götürmüşlerdir. Suriye üzerinden muhtemelen bu etkiler Urfa ve çevresi üzerinden Anadolu içlerine yayılmıştır. Nitekim bugün bile Urfa bedestenleri Ahi geleneği doğrultusunda işlev görmeleri kentteki köklü Fütüvvet geleneğine bağlıdır. Yukarıda da ifade edildiği gibi Ahî düşüncesinin Urfa’ya gelişi Abbasi Halifesi Nasır’ın Anadolu’da birlikteliği sağlamak için tasavvuf erbablarını kullanma çabasından önceki dönemlere dayanmaktadır. Özellikle bu çabayı İsma’ilî-Karmatî grupları vermiştir.        

Bugün Ahîlik kültürü Urfa çarşı esnafı arasında yaşatılmaya çalışılmaktadır. Balıklı Göl’ün kaynakları Urfa’ya tarih boyunca hayat vermiştir. Bu nedenle bu bölgede yoğun bir yerleşim başlamış buna paralel olarak da sosyal ve ekonomik hayat şekillenmiştir. Balıklı Göl ve onun suyunun Mecmaü’l Bahr adı verilen kanalla çarşı esnafının dükkânları arasından akarak bazı iş kolların çalışmalarına da katkı sağlamıştır. Özellikle bu suyu debbağlar derilerin işlenmesinde kullanmışlardır. Ahîlik Urfa’da varlığını başta debbağ esnafı olmak üzere diğer meslek grupları arasında asırlarca varlığını sürdürmüştür. Ahîliğin yoğun olduğu diğer kentlerde olduğu gibi Urfa’da da Ahî şeyhi debbağcı esnafından idi. Şeyh Dabbakhâne Camiinde esnafa imamlık yapar, onları eğitir, sosyal organizasyonlara öncülük ederdi. Ahî düşüncesiyle debbağlık arasındaki bağlantı Urfa’daki Ahî kültürün ilk temsillerinin derici esnafı olma ihtimalini güçlendirmektedir. Bugün Urfa’da başta Sipahi Pazar olmak üzere Naccar Pazarı, Kazaz Pazarı, Keçeci Pazarı, Bakırcı esnafı, Taşçı esnafı, Aba ve Cülhacılar Saraçlık esnafı ve Kürkçü esnafı arasında Ahî kültürünün uzantıları yer yer yaşatılmaktadır. Sipahi pazarındaki Halıcılar dükkânlarını açtıktan sonra baş dellal tarafından okunan duadan sonra alış verişlerine başlamaları Ahî kültürünün etkilerini göstermesi açısından kayda değerdir.

 

* Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi.

 



Prof. Dr. Abdullah Ekinci
Okunma Sayısı: 1323


3.141.202.187








YAZARIN DİĞER YAZILARI

Başkan'ın Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Ahmet Güneş
ŞANLIDER bugün Gaziantep'teki tüm Urfalıları temsil etmesi ve kentin en üst noktasında kendisini ispatlamasıyla büyük ve güçlü bir kurum olduğunu göstermiştir. Yaptığınız çalışmalar için hepinize teşekkür ediyorum. Allah yardımcınız olsun, yolunuzu açık etsin.

sabri sayan
Bugün 16 Mart halepçe katliamının yıl dönümü. Geçmişteki ve günümüzdeki ZALİMLERİ lanetliyorum. Mazlum, masum Kürt halkının başı bir kez daha sağolsun.'ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM'ne güzel demiş Üstad Bediüzzaman

orhan akdeniz
Kendisine hayrı olmayan kimsenin başkasına hayrı olmaz. İnsan kendisi için hayır işlemez, kendisine iyilik yapmazsa, insanlar da ona hayır ve iyilik yapmaz.bırbırımızden yardımlarımızı eksık etmemız ümidi ile...Orhan AKENİZ


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler

Şanlıder Gaziantep Şanlıurfalılar Kültür Dayanışma Ve Yardımlaşma Derneği

© Copyright 2019  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top